Akıllı adamlardan güzel cevaplar

18 Ağu 2007

Sokrates ve eşi bir turlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmiş kocası hiçbir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates: "Bu kadar gökk gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.


Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş.. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill'i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş: Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz, tabii dostunuz varsa!" Churchill , hemen cevap göndermiş: "Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. Ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece oynarsa!"

Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: "Iyi ama ben çok az bir parasına oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."

Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. Ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - Ben çekilirim!!

Meşhur bir filozofa -Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye sorulduğunda -Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri: -Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi? Galile: Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?

Bir toplantıda bir genç Mehmet Akif'i küçük düşürmek için: -Afedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: -Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

Bir filozofa sormuşlar: "Şansa inanır mısınız?" Filozof: "Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım".

Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl salondakilere dönerek: "- Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın" der.

Üstadın, Fransa’da Osmanlıyı anlattığı bir konferansı esnasında Cezayirli bir genç, ’’Osmanlı emperyalist değil miydi ?’’ diye sorar Üstad enfes bir cevap verir; -Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu fransızca değil türkçe sorardın.

Bir gün yine duruşmaya gitmiştik. Çok geç vakit hapishaneye döndük. Başta Necip Fazıl olmak üzere, çoğumuz uzun uzun konuşmuştuk. Bermutad Paşa(Cevat Rifat), “sükut” yapmıştı. Necip Fazıl bizden ayrı bir yerde kalırdı. Daha geldiğimiz gün onu revire almışlardı. O, oraya gitti. Biz koğuşlara çıktık. Bazı arkadaşlar bizi bekliyorlardı. Nurettin Ardıçoğlu, paşaya sordu: Üstad nasıl konuştu ? dedi. -Üstadla araları limoni olan-Paşa cevap verdi. : Onun konuşmasını boşver. Her zamanki gevezelikler. .. Ben öyle muhteşem bir sükût yaptım ki, sükûtumun ihtişamından dolayı herkes beni tebrik etti. İkinci gün Necip Fazıl’a söyledik. “Senin konuşman kaç para eder”, dedik. Paşa öyle muhteşem bir sükut yapmış ki, sükutunun ihtişamından dolayı herkes kendisini tebrik etmiş. Necip Fazıl şaşırdı : - ‘’ Bari haber verseydi de sükûtunu plağa alsaydık’’ dedi.

0 yorum:

Design by Blogger Templates