Cilt bakımında yapılan yanlışlar...
31 Ağu 2008Cilt bakımında yapılan yanlışlar ve çözüm önerileri...
1. yanlış; Sigara içmiyorsunuz fakat içen kişilerin dumanına maruz kalıyorsanız.
Zararı: Bir başkasının sigarasından çıkmasına rağmen, sigara dumanı cildinizi mahveder. Sigara dumanındaki kimyasallar (karbon monoksit, katran, nikotin v.b.) direkt gözeneklerinize işler. Bu toksinler vücudunuzun hücreleriyle temas ettiğinde ise, cildinize yumuşaklık veren ve direnç kazandıran yapıyı bozup, erken yaşlanmayı tetikler. Ayrıca cildin kendi kendini yenileme özelliğine de zarar verir.
Çözüm: Sigarasız ortamlarda kalmaya çalışın ama kendinizi bir duman bulutunun ortasında bulursanız da, içenlerden mümkün olduğu kadar uzak durun ve iyi havalandırılan yerlere yönelin (teraslı ya da dışarıda oturulabilen bar ya da restoranlar). Eve dönünce de duşa girip saçınızla cildinize bulaşmış artıkları çıkarın. Hemen ardından da, C ve E vitaminleri içeren antioksidan özellikli bir nemlendirici kullanın.
2. yanlış: Tatile çıkmadan önce birkaç kez solaryuma giriyorsunuz.
Zararı: Hoş bir bronzluk için ilk temelleri atıyor olabilirsiniz ama cildinize verdiğiniz hasar plajda yaşayabileceğiniz herhangi bir yanığa eşit, hatta daha da fazladır. En yeni modellerinin yaydığı UVA radyasyonu güneşin yaydığından 15 kat daha fazla. Bu aslında sizi yakmaz ama derinizden derinlere işleyerek dokulara ve hücrelere zarar verir ki bu da cilt kanseri riskinizi arttırır. Bir araştırma sonucuna göre; düzenli bir şekilde solaryuma girmenin, melanoma (cilt kanserinin en ölümcül türlerinden biri) yakalanma ihtimalini yüzde 55 arttırdığı belirlenmiş. 20-29 yaş arası kadınlarda melanom olasılığı, yapay güneşlenme tekniklerini kullanmayanlara göre yüzde 158 daha fazla bulunmuş.
3. yanlış: Cildinize her gün, hatta bazen günde iki kez peeling işlemi yapıyorsunuz.
Zararı: Evet, ölü hücrelerin atılmasını sağladığı için yararlı olabilir. Ancak fazlası, kesinlikle yarar sağlamak yerine zarar verir. Pek çok kadın baştan aşağa keselenir, gün içinde kimyasal bir dökücü olan alfa hidroksi asitlerini (AHA) içeren losyon kullanır ve gece de retinoid gibi dökücüleri içeren kremler sürer. Tüm bunlar, tek bir günde üç ayrı soyma işlemi demektir. Bu da cilde zarar verir. Çünkü bu işlemler, cildin doğal koruyucu lipid yağ bariyerini ortadan kaldırır ve cildin doğal yapısını bozar.
Çözüm: Kendinize günde en fazla iki metodu kullanacak şekilde sınır koyun. Aynı günde hem peeling etkisi gösteren bir krem hem kese hem de retinoidleri kullanmayın ve kullandıklarınızın da içeriklerini mutlaka inceleyin. Yüzünüz için aşırı ovalama gerektirmeden ölü hücrelerin atılmasını sağlayan ve AHA içeren bir temizleyici kullanın. Ardından ölü hücreleri dökücü içeriğe sahip bir gece veya gündüz nemlendiricisi (ama her ikisini değil) edinin. Haftada bir olarak da, sakinleştirici jojoba özleri içeren bir temizleyiciyle cildinizi rahatlatın.
4. yanlış: Bacaklarınızı tıraş ederken tıraş kremi yerine, sabun ya da vücut şampuanı kullanıyorsunuz
Zararı: Tıraş jelleri ya da kremleri, jilete üstünde kayabileceği pürüzsüz bir yüzey sağlayarak cildin kızarmasını ve minik kesikler oluşmasını engeller. Pek çok sabunun etiketinde “nemlendiricidir” yazmasına rağmen, sabunlar cildi tıraş esnasında korumazlar bu yüzden de tıraş sonrasında bacaklarınız pul pul görünebilir.
Çözüm: Mutlaka kadınlara özel bir tıraş kremi kullanın ama sakın bir erkek tıraş kremi kullanmayın. Kadın traş kremleri cildi dinlendiren ve nemlendiren; cildi pullanma ve yara bereye karşı koruyan bitkisel özler içerir. Örneğin bir sonraki traşınızda cildi tıraşa hazırlayan Gilette Satin Care’i tercih edebilirsiniz. Eğer acil bir durumda kalırsanız tıraş kremi yerine saç kremi kullanabilirsiniz. O bile bacağınızı eski klasik sabununuzdan daha iyi koruyacak ve cildinizin nem dengesini bozmayacaktır.
5. yanlış: Çenenizdeki o kocaman sivilceyi fark ettiğiniz an kendinizi tutamıyor ve sıkıyorsunuz.
Zararı: Dermatologlar hep bundan bahseder; sivilceleri patlatmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara ve izlere yol açar. Sivilcenizi sıktığınızda, gözeneği tıkayan her ne ise dışarı çıkar ama büyük kısmı içerde, cildin altında kalır. Ama nedense her seferinde yine de sivilcenizi sıkmak, çirkin bir soruna güzel bir çözüm gibi gelir.
Çözüm: Bunu yine de yapacaksanız, en azından doğru yöntemle yapın. Öncelikle sivilce ve siyah noktalar için özel tasarlanan metal çubuklardan birini alın. Aleti ve sivilceyi alkol ile silin. Ardından çıkıntıyı yumuşatmak için ılık bir kompres uygulayın (ıslak bir bez gibi). En sonunda çıkarıcı aletin deliği ile sivilceyi aynı hizaya getirin ve tam aşağıya doğru ittirin. Bu yöntemi sadece ucu görünen sivilceler ve siyah noktalarda kullanın. Derin kistlerde kullanmanız onları daha kötü hale getirecektir. Ama her zaman için en iyisi; bir dermatoloğa gidin ve o büyük sivilceyi uzmanın ellerine bırakın, bu sayede bir kaç saat içinde kaybolabilirler. Bir başka sivilceyle savaş yöntemi de yeni bir cihaz. Zeno adındaki bu cihaz pille çalışıyor ve ısı terapisi yöntemi ile sivilcedeki bakteri faaliyetini bitirip, beyaz uçlu sivilceye dönüşmesini engelliyor.
6. yanlış: Hamile olduğunuzu bildiğiniz halde cilt bakım rutininizi değiştirmiyorsunuz.
Zararı: Montclair, New Jersey’de dermatoloji uzmanı ve Shape dergisi uzman kurulu üyesi Jeanine Downie’nin ciddi bir uyarısı var: “Hamile olmayanlar için zararsız olan pek çok cilt bakım malzemesi fetüse zarar verebilir.” Bilinen ve sürekli kullanılan anti-aging ve akne bileşenleri, kırışıklara karşı kullanılan retinol ve aknelere karşı uygulanan benzoil peroksid gibi maddeler hamile kadınlar için güvenli bulunmuyor.
Çözüm: Hamile kalmaya karar verdikten sonra ürünlerinizin içeriklerini okumaya başlayın. Hamilelik esnasında kullanımları güvenli olan meyve özlü ya da laktik (süt özlü] ürünleri tercih edin. Doğal cilt soyucu özlere sahip Clean & Clear Morning Burst Sunshine Control yüz temizleyici iyi bir çözüm olabilir. Aniden beliren cilt sorunları için düşük yoğunlukta salisilik asit içeren ürünler kullanın. Bunun için Dermalogica Overnight Clearing Gel’i ya da içinde söğüt kabuğu gibi doğal bir bileşen bulunduran Skyn Iceland Anti-Blemish Gel With Willow Bark gibi ürünleri de deneyebilirsiniz.
7. yanlış: Makyaj fırçalarınızı nadiren temizliyorsunuz. Bir tek siz kullanıyorsanız neden uğraşacaksınız ki?
Zararı: Fırçalar, zamanla tam bir bakteri yuvası olabilir. Fırçayı temizlemezseniz, bakteri birikimi direkt cildinize geri döner. Bütün o bakteriler hastalıklara yol açabilecek şekilde gözeneklere yerleşebilir. Bunun yanı sıra kirli fırçalar makyaj malzemesini kolaylıkla alamaz ve fırça, kılları birbirlerinin üstüne yığıldığından makyajınızda lekelere yol açar.
Çözüm: Kiri ve bakteriyi atmak için, fırçaları temizleyici bir şampuanla haftada bir kez yıkayın. Makyaj fırçalarını yıkamaya zamanı olmayanlar için daha pratik çözümler de mevcut. Örneğin Clinique markasının bu probleme kökten çözüm getirmek için, anti mikrobik teknoloji kullanılarak geliştirdiği fırçalar.
Yanmak için solaryuma girmekten başka birçok seçeneğiniz var. Mesela yeni bronzlaştırıcılar. Yüz ve göğüs için, aloe ve E vitamini katkılı Clarins Intense Bronze Self Tanning Tint ve vücut için de cilde hızla işleyen ve gliserin ile yumuşatan Avon Skin-So-Soft Glow Daily Body Moisturizer’ı deneyebilirsiniz.
Fetusun gelişimi izle...
Anne karnında bebeğin gelişimi. Videoda üç boyutlu ultrason görüntüleri eşliğinde anlatılıyor.
Anne karnında bebeğin sinir sistemi nasıl gelişir? Tad alma, duyma ve koku alma duyuları nasıl gelirşir? anne karnında bebek anne sesini tanıyabilir mi? izleyeceğiniz videoda bu bilgilere yer verilmiştir.
Anne karnında bebeğe dinletilen hangi tarz müzik, nasıl etki yapar? Kaçıncı haftada müzik seslerini tanır?
Anne kardında bebeğin koku ve tad alma duyularının gelişimini anlatan ilginç bilgiler veren güzel bir video.
Namaz Nasıl Kılınır?
25 Ağu 2008Çocuklar kadar büyüklerin de zevkle izleyip faydalanabileceği iki CD'lik güzel bir film...
Adım adım namazı ve nasıl kılınacağını anlatıyor. Aynı zamanda Namaz surelerini ve dualarını da okuyor. Özellikle çocuklar izleyerek daha çabuk öğreniyorlar ve kalıcı oluyor...
Gönderen kumsal zaman: 03:12 0 yorum
Etiketler: Manevi Dünyamız, Video
Kan gruplarına göre kişilik tahlili...
0 grubu: Kendine güven, cesaret;
A grubu: Sinirli ve hassas;
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı;
AB grubu: En çekici ve ilginç...
En cesur ve güçlü 0 grubu
Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanıklığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar.Melodik mizaç özelliğine sahiptirler. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayati bir melodi gibi yaşar ve kavrarlar.
İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler. Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Onlara ters düşmeden, olumlu ilişkiler kurmayı başararak yaşarlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.
Amaçladıkları sonuca, büyük uğraşlara kalkışmadan, kolayca ulaşırlar. Onların bu başarılarındaki en büyük etken, dış dünyayla, sudaki hidrojenle oksijen gibi uyumlu olmalarıdır.
Modaya, havaya, zamana hemen uyuverirler. Herhangi birine çok değişik ve ters gelebilecek bir ortam düşünelim. Onlar bu ortam içinde dağılıp şaşırmaz, ürküp sinmez, bir köşeye çekilip donup kalmazlar. Hemen uyum gösterirler. Sivri ve uç düşünceledri, aykırı fikir ve eğilimleri yoktur.
Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.
En paylaşımcı A grubu
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Uyumlu mizaç özelliğine sahiptirler. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak araştıran, çevrelerindeki kişiler ile bağlantı ve uyum sağlamaya çalışan kişilerdir. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Ancak aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.
Uyumlular, içinde bulundukları toplumun en ilgi çekici ve en renkli varlıklarıdır. Ancak dayanma ve uyum sağlama yeteneklerinin yetersiz kaldığı ortam ve koşullarda çözülürler. Acınacak, zavallı insanlar olurlar. Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar. Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda tolanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar.
Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.
A kan grubunda diğer gruplardan daha az grip görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca virüslerin etkisi, AB grubunda da diğer gruplara göre daha azdır.
En uyumlu B grubu
Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu.
B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O grularından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritimli mizaç özelliğine sahiptir. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden, önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokamatife benzetebiliriz.
Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır.
Bir çok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A ruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanısıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar.
B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.
En çekicisi AB grubu
Bu grup sinirli ve hassas A larla dengeli B lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karekterdir.
Kompleks mizaç özelliği gösterirler. diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.
Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir."
Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.
Kan grupları arasında AB çok ender görülür.A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir.Bundan 10-12 yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu.Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar ın evlilik yoluyla biraraya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.
Ütü yapmanın püf noktaları nelerdir?
10 Ağu 2008-Çamaşırlar hafif nemli ütülenmeliir.Çok kuru iseler hafif su serperek,ıslak bir örtüye sararak biraz bekletiniz.Nemlendirme suyuna biraz kolonya katarsanız çamaşırlarınız sonradan güzel kokarlar.
-Ütü kumaşın dokuma yönüne sürülürse çamaşırınızın şekli bozulmaz.
-Ütüyü çamaşırın tersinden yapın.Katladıktan sonra düz tarafına bir ütü geçin.
-Özellikle bebek çamaşırları çok kızgın ütü ile dikkatle ütülenmeli ki çamaşırlar sterilize olsun,mikroplar ölsün.
-Yünlü kumaşları ütülerken ütüyü gezdirmeyin,bastırarak ütüleyin.Aksi halde kıyafetin şekli bozulur.
Gönderen kumsal zaman: 13:33 0 yorum
Etiketler: Evim-Dekorasyon, Pratik Bilgiler
Hangi yemeğe hangi baharat kullanalım
3 Ağu 2008Yemeklerimizi lezzetlendirmek için hangi baharatları kullanmalıyız. Baharat Uzmanı Bilal Altıkulaç'ın önerilerine kulak verelim...
Et yemeklerine lezzet katacak baharatlar hangileri?
Tavukla yapılan yemekler hangi baharatlarla daha lezzetli olur?
Köfte için kullanılacak baharat karışımı nasıl hazırlanır?
Balığa hangi baharatlar yakışır?
Dolma içi hangi baharatlarla hazırlanmalı?
Çorbanın lezzeti hangi baharatlarla artırılabilir?
Acının gizlediği haber...
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarmasını için Allah’a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden…
Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah’a dua ediyordu.
Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah’ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde, başına bu olay geldiği için sitemler etti.
Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı! "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" diye sordu bitkin adam kendisini kurtaranlara. Cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı: "Dumanla verdiğiniz işareti gördük!"
Canımızı sıkan, göz yaşlarımızı inci gibi döküveren olaylar sessiz bir kurtuluş çağrısı, bir mutluluk davetiyesi belki de… İlk bakışta dayanılmaz gelen acı anlar, sonrasında kalbimizi kuş gibi hafifleten, ruhumuzu ısıtan tatlı tecrübelere dönüşüyor. Aydınlıkta seçemeyeceğimiz bir ışık, karanlık basınca fenerimiz oluyor. Keyfimiz yerindeyken burun kıvırdığımız tavsiyeler, yaslı anlarımızda imdadımıza yetişiyor. İyilik hallerinde sırt çevirdiklerimiz, zor anlarda sırtımızı dayadıklarımız oluyor.
Hikayede yanan kulübenin dumanıyla kurtuluş umudunun yeşermesi gibi, yaşamımızdaki kırık dökükler, yıkıntı ve ziyanlar, kayıp ve yenilgiler yenilenmenin, yeniden doğuşun tohumlarını ekiyor aslında… Acı, derinlerinde gizlenen tatlı hediyelerle dolu. Yapmamız gereken, acıyla barışıp onu çözümlemek, gizlediği armağanı kalbimize buyur etmek…
Eşler arkadaştır...
Soru:
Eşimle severek evlendik ama şu an her konuda çakışıyoruz ve çok ciddi kavgalar ediyoruz. Konuşmaya çalışıyorum ama hep beni suçlu buluyor ve bana kendini düzeltirsen sorunlarımız biter, diyor. Hâlbuki dindar bir insan olmasına rağmen böyle davranmasına tahammül edemiyorum. Eve geldiğinde haberleri okumaktan başka bir şey yapmıyor ve benimle vakit bile geçirmiyor. Çok mutsuzum, bu durum beni çok üzüyor ve içimden hiç bir iş yapmak gelmiyor. Bilgilerinizden istifade etmek istiyorum lütfen. Allah’a emanet olun.
Cevap:
Kadınların sorunu da bu işte! Eşlerini merkeze koymaları! Eşler arkadaştır, dünyanın merkezi değildir.
Elbette eşlerle iyi zaman geçirilmeli, onlara itaat edilmeli, hoş sohbet edilmeli… ama hayatımızın gayesi bunlar olmamalı. Eşinizle, Rabbimize giden yolda birbirinize destek olmak için evlendiniz. Ama siz ne yapıyorsunuz?! Siz kendi hizmetlerinize odaklansanıza!!!
Sizi eşinizle olan hoş sohbetiniz kurtarmayacak. Bu, hoş sohbet etmeyin anlamına gelmiyor. Siz Hak Dava ile meşgul olursanız zaten eşinizle muhabbetiniz de artacaktır. Çünkü huzuru bulmuş olacaksınız aktif oldukça. Neler mi yapabilirsiniz? Çevrenizde görev alacağınız bir dernek veya teşkilat bulun derhal! Bir şeyler üretin, sporla uğraşın… Ne kadar aktif olursanız o kadar huzurlu olursunuz. Ve tabi ki unutmamak gerekir ki; Kalpler ancak Allah’ı zikrettikçe mutmain olur.
Sos. Psk. Efser Selamet
Gönderen kumsal zaman: 15:04 0 yorum
Etiketler: Aile, Kadınca, Soru-Cevap
Mustafa Demirci / Tesbihat
Mustafa Demirci'nin sesinden, hoş görüntüler eşliğinde Esmaül Hüsna
Gönderen kumsal zaman: 14:15 0 yorum
Etiketler: Ezgiler, Manevi Dünyamız, Video
Böyle lunapark gördünüz mü?
2 Ağu 2008Hepimiz lunaparka gitmişizdir, fakat bu lunaparka gitmek yürek ister...
Kilo mu almak istiyorsunuz?
Aşırı kilolar birçok kadının sorunudur. Fakat bunun tersi de olabiliyor. Diyeti fazla kaçırmışsanız veya yediği halde kilo alamıyorsanız aşağıdaki yazı tam size göre. Eğer fazla kilolara sahipseniz yazıda verilen bilgilerin aksini yapabilirsiniz :)
1. Tükettiğimiz besinlerin yiyeceklerin bol kalorili olmasına özen gösterin.
2. Gün boyu 3-5 öğün yemek yemeye özen gösterin tabii bol kalorili olması şartıyla.
3. Bol bol karbonhidrat, protein alın. Aldığınız kalorilerin çoğunluğunu karbonhidratlar oluşturmaktadır.
4. Bol bol su tüketin, için. Şişmanlara sorun "su içsek yarıyor" diyeceklerdir muhakkak :) Su temel besin maddisidir. Eğer kilo kazanmak istiyorsanız bol bol su içmelisiniz.
5. Yo Yo Diyeti uygulayın. Bu en iyi kilo alma yöntemlerinden birisidir. Dört gün boyunca yüksek kalorili olan besinler, yiyecekler tüketin, kalorili bir diyet yapın, son üç gün süresince daha çok kalori içeren yiyecekler tüketin. Bu Durumda zayıflamak isteyen şişmanların başına sık sık rastlanan bir olaydır. Zayıflamak için diyet uygularken, birden kendilerini kaybederler, ve acayip bir şekilde çok yemeye başlarlar, kendilerine hakim olamazlar. Ancak bunu siz bilinçli yaparsanız formülünüz tutacaktır.
6. Geceleri yatmadan 1-2 saat önce yemek yiyip yatarsanız, hareket etmeyeceğiniz için, kalorileriniz daha az harcanacak ve doğal olarak daha çok kilo alabileceksiniz.
7. Biraz daha fazla sodyum (tuz) alın. Bu vücudunuzda suyu tutmayı sağlayacaktır. Bununla birlikte kaslarınızda artışa geçecektir.
8. Kırmızı et diğer et türlerine nazaran daha fazla kilo aldırır. Ancak sürekli tüketmek yerine arada sırada tüketmek daha akıl karıdır.
9. Yukarıda saydığımız maddeleri uygulayın, yemek yiyin yatın ama kas yoğunluğunuzu artıracak sporlar yapmayı da ihmal etmeyin.
10. Protein ve aminoasit içeren içecekler için, bunları eczanelerden temin edebilirsiniz. Sütün içerisine hurma da koyabilirsiniz. Tabii ki ufak parçalara ayrılmış şekilde.
Gönderen kumsal zaman: 13:55 0 yorum
Etiketler: Güzellik-Bakım, Kadınca, Sağlık