Kırışıklık azaltan beslenme önerileri
Cildinizi yaşlanmaktan koruyacak beslenme önerileri...
* Vücudun iyi kaliteli proteinlere ve doğru yağlara ihtiyacı vardır. Yüksek kaliteli protein tüketmemek, hücrelerin bozulmasına ve vücudun onarma işleminde yetersiz kalmasına yol açtığı için bu nedenle özellikle yüksek kaliteli protein içeren balık/ tavuk/hindi tüketilmelidir. (yağsız kırmızı et yer almıyor önerilerde!)
* Doymuş yağlardan uzak durulmalı (margarin, tereyağı) ve doymamış yağlar (zeytinyağı, kanola, soya, mısırözü) tercih edilmelidir.
* Genç görünmek için yüksek glisemik yüklü karbonhidrat olan sofra şekeri, bal, pekmez, çikolata, mısır, makarna, pilav ve ekmek gibi yiyeceklerden uzak durulmalı onun yerine kan şekerini yavaş yükseltip insülini az uyaran kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir.
* Yeşil ve turuncu renkli sebzeler vücudun A vitamini seviyesini yükseltmekte, böylece cilt hücreleri güçlenip, ten daha canlı ve parlak olmaktadır.
* Somon, beyaz etli balık, kabuklu deniz ürünleri, tavuk, hindi, ıspanak, kuşkonmaz, lahana, sarımsak, brokoli, karnabahar, rezene, yulaf, tüm baklagiller, arpa, esmer buğday, zeytinyağı, yumurta, az yağlı süt, ceviz, fındık, badem, fıstık gibi sert kabuklular ile kiraz, yeşil elma, kavun, vişne, greyfurt, armut, erik, şeftali, avokado ve portakal gibi meyvelerin kırışık önleyici olduğunu belirtilmektedir.
* Soya fasulyesi ve yer elması da içerdiği bitkisel östrojen sayesinde cilde parlaklık vermekte ve cildin gerginliğini sağlamaktadır.
* Omega-3, bir diğer ismiyle ‘alfa linolenik asit’ için yağlı balıklar (somon, ton, uskumru), ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, keten tohumu ve yeşil yapraklı sebzeler tercih edilmelidir.
* Besinlerin hücrelere taşınmasını, atıkların da hücrelerden dışarıya çıkışını sağladığı için her gün mutlaka 8-12 bardak su içmelidir.
* Serbest radikallere karşı önemli hücre koruyucu maddeler içerdiği için Yeşil çay tüketimi arttırılmalıdır.
* Yeterli uykuyu almak için 7-8 saat uyunmalıdır.
* Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.
Gönderen kumsal zaman: 07:44 0 yorum
Etiketler: Güzellik-Bakım, Kadınca
Gazete ilanı...
10 Eki 2008Çocuk ve Sanat
Çocuğumuzun hangi sanata yeteneği olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Çocuğumuzun sanatçı ruhlu olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Çocuğumuza sanatı sevdirdiğimizde bunun ona ne faydası olur?
Çocuğumuza sanatı sevdirebilmek için birlikte ne tür oyunlar oynayabiliriz?
Çocuğumuzu sanatçı olmaya nasıl özendirebiliriz?
Çocuğumuzun resim yeteneği olmasa da eğitimle geliştirebilir miyiz?
Psikolog Cansu Özbek Ünal
Kıyafet seçerken nelere dikkat edelim...
4 Eki 2008KISA BOYLUYSANIZ...
Pantolon: Eğer vücudunuzun üst kısmını uzun göstermek istiyorsanız düşük belli pantolonlar tercih etmelisiniz. Bacaklarınızı olduğundan uzun göstermek için ise yüksek belli ve düz inen pantolonlar seçin. Kontrast renklerden ve iri desenlerden kaçının. Canlı renkleri üstünüzle aynı tonlarda olmak kaydıyla rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Ceket ve gömlek: Fazla uzun veya belde biten kısa ceketlerden kaçının. Bele oturan ve kalça hizasında kalan modeller seçin. Düşük belli bir pantolon giymek istiyorsanız üzerine saçaklı, püsküllü veya payetli bir gömlek kullanabilirsiniz. Altla üst arasında renk kontrastları yapmayın, illa bir kontrast yapmak istiyorsanız, kumaş türü kontrastları uygulayın: ipek bir elbise üzerine jean ceket gibi.
Elbise: Tek renk ve düz kesim elbiseler silueti daha uzun gösterir. Ayrıca kadınsı ve seksi kesimleri de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Etek boyu baldırların ortasına hatta topukların hemen üstüne kadar inebilir.
ŞİŞMANSANIZ
Pantolon: Pantolonlarınızı mümkün olduğunca krep gibi dökümlü kumaşlardan seçin.
Üst: Özellikle pantolon üzerine, bacaklarınızın üst kısmına dek inen uzun tunikler giyin. Göz alıcı, dikkat çekici büyük desenler yerine tek renk ve koyu tonları tercih edin. Dekolte kullanmaktan kaçınmayın ama kalın ve belinizi saran kemerlerden kaçının!
Ceket: Dökümlü kumaşlardan olanları tercih edin; mümkünse önünü iliklemeden giyin. Ceketlerinizde büyük vatkalar yerine daha küçük, omuzlarınızı hafifçe yükseltecek vatkalar kullanın.
Elbise - etek: Asla vücudunuzu sarmamalı: streç kumaşlara veda edin! Vücuda yapışmayan, uçuşan kumaşlar idealdir. Renk olarak daha çok tek renk ve koyu tonlar kullanın. Emprime seviyorsanız minik desenlileri tercih edin. Etek boyu baldırlarınızın hemen altına dek inmeli; daha uzun boylar da rahatlıkla kullanabilirsiniz.
GENİŞ KALÇALIYSANIZ
Pantolon: Geniş pantolonlarla kalçalarınızı kamufle etmeye çalışmayın. Dökümlü kumaştan dikilmiş, düz kesim pantolonlar giyin. Her zaman koyu ve tek renk tercih edin. Asla ve asla tayt giymeyin!
Üst: Üstünüz ince ve kalçalarınız genişse, vücudunuzdaki bu farkı yok etmeniz gerekiyor. O halde, dikkati vücudunuzun üst kısmına çekecek tarzda gömlek, kazak, tişört vb. giymekte tereddüt etmeyin. Çiçekler, geometrik şekiller, karışık renkler, hatta büyük aksesuarlar kullanın, minik dekolteler uygulayın. Göz ve dudak makyajına ağırlık verin.
Elbise - etek: Eteklerinizde dökümlü kumaş ve nötr renkler (siyah, gri, bej gibi) kullanın. Verev kesim ve büzgülü modellerden kesinlikle kaçının. Bel oyuğu kalçanın hemen üzerinden başlayan kesimler tercih edin. Elbisede dikkat etmeniz gereken nokta, göğüslerinizi belirginleştirmek, kalçanızı ise saklamaktır. En doğru model, bel hattı olan ama bele fazla oturmayan, kalça yuvarlağını çıkarmayan düz kesimlerdir. Diz altı etek boyu en ideal olandır.
BOYUN DEKOLTESİ
Boynunuz uzunsa, her tarzı uygulayabilirsiniz. Özellikle, yuvarlak açılmış dekolteler ve boyna bağlanmış küçük bir fular çok hoş duracaktır.
Boynunuz kısaysa, “V” yakalı bluzlar veya “V” açılmış dekolteler tercih edin; boynunuz daha uzun görünecektir. Fular kullanmamaya çalışın; boynunuzu iyice kısaltıp omuzlarınıza gömülmüş gibi gösterir. Bunun yerine omuzlarınıza bir şal alın; böylece “V” dekolteniz de kapanmamış olacaktır.
OMUZ DEKOLTESİ
Omuzlarınız kareyse, asimetrik omuz dekolteli veya kolsuz kıyafetler seçin.
Omuzlarınız yuvarlaksa, ince askılı giysiler sizin için idealdir.
Omuzlarınız düşük ve darsa, reglan kollu kıyafetler giymeyin. Omuz başlarını ortaya çıkaran, derin kol oyuğu olan giysiler omuzları daha geniş gösterir.
AYAKKABI SEÇİMİ
Topukta esas, kıyafetin etek uzunluğudur. Diz ve diz altı hizasındaki bir etek uzunluğuyla 7 cm.den uzun bir topuk giyilebilir. Mini bir etekle daha alçak topuk kullanmak gerekir.
Şişmansanız, vücudunuzla oransızlık yaratmamak için yüksek topuktan kaçının, orta boy topuk idealdir.
Kısa boyluysanız, yüksek ve ince topuk vücudunuzda dengesizlik yaratır, eğri ve kambur bir görünüm verir. 5-6 cm.lik bir yükseklik yeterlidir.
Uzun boyluysanız, yine de çok düz ayakkabılar seçmeyin. Az da olsa biraz topuk siluetinize çekicilik katacaktır.
Kaynak Ege Moda
Göğüslerinizi dinlendirin...
Göğüs kanserinin en önemli nedenlerinden birinin aralıksız takılan sutyen olduğu belirtildi. New York'ta bulunan Ulusal Sağlık ve Uzun Yaşam Kaynağı Merkezi, 4 bin 700 kadın üzerinde yaptığı araştırmada, aralıksız sutyen takan kadınların, göğüs kanserinin en sık görüldüğü kesimi oluşturduğunu ortaya çıkardı.
Sutyen kullanmayanlarda oran düşük
Sutyen kullanmayan kadınlarda kanser oranının çok düşük olduğunu belirleyen uzmanlar, kadınları günde 12 saatten fazla sutyen takmamaları konusunda uyardı. Doktor Beverly Smith, düzenli masajın göğüslere kan akışını artıracağını, böylece sutyenlerin göğüs üzerindeki olumsuz etkisinin azalacağını söyledi.
Çölde iki arkadaş
3 Eki 2008Çölde yürüyen iki arkadaşın hikâyesidir aktarılan. Yolculuğun bir noktasında iki arkadaş arasında bir münakaşa olur. Münakaşa şiddetlenince biri diğerine tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok acır ama bir şey söylemeden kuma şöyle yazar:
BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BENİ TOKATLADI.
İki arkadaş yola devam eder. Bir süre sonra bir vahaya gelirler. Sıcaktan bunalmış olan iki arkadaş hemen suya girerler. Fakat az önce tokat yemiş olan arkadaş bataklığa saplanır, çırpınmaya başlar, çırpındıkça dibe çekilmektedir, o hala can havliyle boğuşuyordur çamur denizinde, boğulmak üzeredir. Arkadaşı koşup kurtarır onu son anda. Nefes nefese çıkar çamurların arasından ve kendine gelmeden daha koşar bir kayanın üzerine şunları yazar:
BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM HAYATIMI KURTARDI.
Tokadı atan arkadaşı şaşkınlıkla bakar arkadaşının yüzüne. Sonra aynı şaşkınlığın sesine yansımasıyla oluşan tınılar çölde yankılanır usul usul:
“Az önce canını yaktım ve bunu kuma yazdın, şimdi hayatını kurtardığımı kayanın üzerine yazıyorsun! Niçin?”
Diğeri cevap verir:
“Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı silebilsin onu ,ama biri bizim için bir şeyler yaparsa taşa yazmalıyız ki hiçbir rüzgâr silemesin.”
ACILARINIZI KUMA, SİZE YAPILAN İYİLİKLERİ TAŞA YAZMAYI ÖĞRENİN! ÖZEL BİR KİMSEYİ BULMAK BİR DAKİKA ALIR, UNUTMAK İSE BİR ÖMÜR…
Bayramda neler olsun...
1 Eki 2008Ramazan Bayramının son gününe geldik. Umarım herkesin bayramı huzur ve mutluluk içinde geçmiştir. Ancak bugün maillerime bakma fırsatı buldum ve bir mail çok hoşuma gitti sizlerle paylaşmak istedim.
Bayramda,
Kahkahalar, yeni heyecanlar, bebekler, düğünler, eğlenceler ve tatlı sürprizler olsun..
Tatlılar olsun kazandibi, tarçınlı kurabiyeler, elmalı kekler, şekerli kahveler.
Görüşmek için telefonlaşmalar olsun..
Buluşmalar olsun, kavuşmalar olsun..
Kayıplar, depremler, afetler olmasın. Kırgınlıklar, anlaşmazlıklar, ayrılıklar, yalanlar olmasın.
"biz" olsun; "ben" olmasın... Mutluluk parayla, eğlence zoraki olmasın ve bir kere söylensin, yeter olsun.
En önemlisi sevgi olsun... aşk olsun...
Eeee daha n'oolsun... :)
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Ramazan Bayramı e-kart hareketli
27 Eyl 2008Kurban Bayramı e-kartları için tıklayın...
Ramazan Bayramı hareketli kartpostalları...
Okumat Kur'an okumada devrim...
26 Eyl 2008
Mahmut Toptaş Hoca'nın ders verirken kullandığı orta boy rahle ve ufak ebattaki Kuran'ı Kerim'i okurken zorlandığını gören matbaacı talebesi Hasan Biçer, daha önce eşi benzeri olmayan fihrist tekniği ile 'Okumat'ı icat etti.
Kabı aynı zamanda dört basit hareketle rahleye dönüşen ve 114 sureye çapraz fihrist
yöntemi ile okunan sayfadan direk geçiş yapılan Kuran’ı Kerim’in, çocuklarının resim defteri üzerinde yaptığı çalışmalarla ortaya çıktığını söyleyen Mucit Hasan Biçer, buluşunun İslam dünyasında çığır açacağını belirtiyor.
”Okumat” adını verdiği çapraz fihristli, rahlesi üstünde olan Kuran’ı Kerim’in, tasarım ve modelini adına tescil ettirip patentini alan Biçer ilk olarak Haber 7’ye yaptığı tanıtımda, Okumat’ın özellikle vaiz ve imam hatiplere çok büyük kolaylıklar sağladığını ifade etti.
Kabının rahleye dönüşmesi ile taşıma kolaylığının sağlandığı Kuran’ı Kerim’i okurken istenilen sure ve cüze sayfa kenarlarında yer alan özel fihrist ile tek hareketle ileri ve geri şekilde ulaşılır olmasının çok önemli bir çalışma olduğuna dikkat çeken Hasan Biçer, artık kimse “Nerede kalmıştım? Şu cüz ve süre neredeydi? Sıkıntısı çekmeyecek” diye konuştu.
İlk olarak Haber 7 okurları ile paylaştığı “Okumat” için editörümüz Ersin Çelik’in sorularını cevaplayan Hasan Biçer çapraz fihristli ve rahleli Kuran'ı Kerim'in nasıl kullanıldığını uygulamalı olarak anlattı…
Bu buluşunun hat, tefsir, ebat ve tasarım ayırımı yapılmadan bütün Kuran'ı Kerim'lere uyarlanabileceğini ifade eden Hasan Biçer çok yakın zamanda seri üretime geçeceklerini söyledi.
Biçer'in İslam dünyasında yeni bir çığır açacak dediği okumat için detaylı bilgileri www.okumat.net adresinden elde edebilirsiniz...
Gönderen kumsal zaman: 13:03 0 yorum
Etiketler: Haber, Manevi Dünyamız, Video
Ömer Karaoğlu Ramazan ilahi klip
21 Eyl 2008Ömer Karaolu'nun güzel yorumuyla Ramazan ilahisine Hüseyin Goncegül ile birlikte çektikleri hoş klip ve sözleri...
Ömer Karaoğlu Ramazan sözleri
Kuran ayı Ramazan
Rahmet ayı Ramazan
Sabrın adı Ramazan
Şükrün adı Ramazan
Aç kalarak susuz kalarak
Gece secdeye vararak
Zengin yoksul demeden
Rahmetini umarak
Ramazan Ramazan ezberi bozan
Sabrı öğreten, Reyyanı yazan
Şeytanları durduran
Zincirlere vurduran
Sabrın adı Ramazan
Şükrün adı Ramazan
Sahip olduklarınızla mutlu olun...
20 Eyl 2008
Bir zamanlar, bir kralın muhteşem bir bahçesi varmış.
Harika bir günün sabahında, tüm ağaçların ve çiçeklerin canlılığını yitirdiğini ve solduklarını fark etmiş.
Bahçenin girişinde bulunan meşe ağacına, neden üzgün olduğunu sormuş.
Meşe, çam ağacı kadar büyük ve görkemli olmadığı için, yorgun ve bezgin olduğunu söylemiş.
Çam ağacı ise, üzüm salkımları taşımadığından dolayı sızlanmış.
Asma ise hayata küsmüş, çünkü şeftali ağacı gibi dik duramıyor ve onun kadar iyi meyve veremiyormuş.
Tüm ağaç ve çiçekler aynı konumdaymışlar...
Bununla birlikte, neşesini ve canlılığını kaybetmemiş beyaz bir papatya, kralın dikkatini çekmiş.
- "Güzel papatyam, bu yenilgiye uğramış ortamda, senin gibi küçük bir çiçeğin cesaretini kaybetmemiş olması beni mutlu etti. Hiç de yenilgiye uğramış gözükmüyorsun." demiş.
- "Hayır, ben pek önemli sayılmam, fakat düşündüm ki, eğer bir meşe veya bir çam veya bir şeftali ağacı ya da bir leylak isteseydin, onu dikerdin. Fakat bir papatya istediğini biliyorum, onun için ben de olabildiğim en güzel papatya olmaya karar verdim."
Durumunuz keyfinize göre olmayabilir. Kendinizden hoşnut olmayabilirsiniz; cesaretinizi yitirmiş olabilirsiniz...
Herşeyinizi, tekrar Allah'nın ellerine teslim edin. Sizin için başka bir durum düşünüyorsa, olayları değiştirecektir, gerekli olan O'nun iradesine" teslim olmaktır. Fakat büyük ihtimalle O, olduğunuz yerde kalmanızı
tercih eder.
Böylelikle, durumunuza uyum sağlamanıza yardım edecektir. Sadece, O'nu kabul ettiğinizde, sizi mutlu kılacaktır, ve şimdiki fırsatlarınız için minnettar olacaksınız.
Sahip olduklarınızla, elinizden gelenin en iyisini yapmaya gayret edin. Bu, çok değerli bir sanattır. O zaman, durumunuzdan memnun olacaksınız.
Veya, en azından, olayları olumluya döndürmenin memnuniyetini yaşayacaksınız.
Müzeler
18 Eyl 2008ARKEOLOJİ MÜZESİ
İstanbul’da, Gülhane Parkı ile Topkapı Sarayı arasında yeralır. Dünyanın en büyük müzelerinden birisidir. İlk defa 1846 yılında Aya İrini Kilisesi’nde Mecma-i Esliha-i Atika ile Mecma-i Asar-ı Atika adları ile kurulmuştur. 1869 yılında “Müze-i Hümayun” adını almıştır. Müzenin eşyası 1873-1891 yılları arasında Çinili Köşkte saklanmıştır. Müze, 1891 yılında yapılan klasik üsluptaki bugünkü binada Osman Hamdi Bey tarafından “Asari Atika Müzesi” adı altında tekrar kurulmuştur.
Salonlarda çeşitli Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarına ait lahit, mezar taşı, kitabe, büst, heykel, kabartma, sütun başları ve mozaik gibi arkeolojik eserler sergilenmektedir. Müzenin tarih, arkeoloji, nümizmatik ve güzel sanatlara ilişkin kitaplardan oluşan zengin kütüphanesi ile kimya laboratuvarı, heykel onarım atölyesi ve fotoğrafhanesi vardır.
Kuruluş Yılı : 1891
Osman Hamdi Bey Yokuşu, 34400 Gülhane (212) 520 77 40
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 9.30 - 17.00
HAVACILIK MÜZESİ
İlk olarak 1971’de İzmir’de kurulan müze 1979 yılında kapanmış ve İstanbul’da bugünkü yerine taşınarak 1985’te yeniden ziyarete açılmıştır. Hem açık, hem de kapalı teşhir mekanlarına sahip olan müzede, ayrıca sinema, konferans salonu ve kafeterya da bulunmaktadır. Müzede jet motorlu ve pervaneli savaş uçakları, kargo uçakları, helikopterler, bazı havacılık silahları, resimler, amblemler, Türk havacılarından kalan madalya ve eşyalar sergilenmektedir.
Kuruluş Tarihi : 1971
Hava Harp Okulu Komutanlığı, Yeşilyurt (212) 574 11 00
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazaretsi ve Salı hariç 9.00 - 17.00
ASKERİ MÜZE
Müzenin çekirdeğini Aya İrini’den getirilen silah ve eşyalar oluşturmuştur. İstanbul’un fethinden Sultan III. Ahmed dönemine kadar her türlü silah Ayasofya Camii’nin akasındaki Aya İrini Kilisesi’nde korunmuştu. Bu depo 1726’da Sultan III. Ahmed’in emriyle gezilebilecek bir biçimde düzenlendi. Daha sonra burası 1826 yılında gerçek anlamda bir müze haline getirildi. II. Dünya Savaşının başlamasıyla güvenliğini sağlamak için 1940 yılında Niğde’ye taşındı. Savaştan sonra bu silahlar tekrar İstanbul’a Maçka Silahhanesine getirildi.
1955 yılında ise müze bugünkü yeri olan Harbiye Kışlasının jimlastikhanesine nakledildi. Bu binanın restorasyonu 1959 yılında tamamlanarak, müze haline getirildi. Fakat yetersiz kalan bina yeniden restore edildi ve bir bölümü 1986’da tamamı ise 1993 yılında hizmete açıldı.
Müzenin zengin kolleksiyonunda; Osmanlı ordusunun her dönemine ait kıyafetler, ok ve yaydan çakmaklı tüfeklere kadar çeşitli silahlar, mühürler, zırhlar, padişah çadırı (otağ-ı hümayun), padişah kılıçları, sancaklar, Harbiye Nazırlarına ait fotoğraflar, Bizans Süvari Sancağı, Selçuklular’dan Cumhuriyet’e kadar kullanılmış çeşitli savaş eşyaları, Bizanslılar’ın Haliç’i kapattıkları zincir gibi çok sayıda ilginç eşya bulunmaktadır.
Müzenin açık olduğu günlerde saat 15.00 - 16.00 arasında Mehter Takımı konser de vermektedir.
Kuruluş Yılı : 1726
Valikonağı Cad. 80200 Nişantaşı (212) 240 62 55
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi - Salı hariç 9.00 - 17.00
YEREBATAN SARNICI MÜZESİ
Sultanahmet’te, Ayasofya - Gülhane Parkı yönünde sol taraftadır. “Yerebatan Sarayı” olarak da anılır. Yaklaşık 540 yılında Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından yaptırılmıştır. Kayalık bir arazinin oyulması ile yeraltında elde edilen alan, 300’den fazla sütun ile desteklenmiş ve burası şehre su temin eden en öenmli su haznesi olmuştur.
En son olarak 1985-1988 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından temizlenmiş ve tamir edilmiş bulunan sarnıç, günümüzde ziyarete açıktır. Büyüleyici ve egzotik ortamıyla sarnıç, Sultanahmet’e gelen ziyaretçiler uğranılmadan geçilemeyecek bir mekandır.
Kuruluş Yılı : 1987
Yerebatan Cad. No: 13 34410 Sultanahmet (212) 522 12 59
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Hergün
Kış : (01.10 -.30.03) 9.00 - 17.00
Yaz : (01.04 -30.09) 9.00 - 18.00
TÜRK İSLAM ESERLERİ MÜZESİ
İlk olarak 1914 yılında Süleymaniye Külliyesi’nin Darü
Müzede, Abbasilere, Memluklara, Selçuklulara ve Osmanlılara ait seramikler, cam kandiller, duvar çinileri, alçı kabartmalar, Selçuklu ve Osmanlılara ait halı ve Yörük Kilimleri, gümüş işlemeler, cenaze kemerleri, murassa eserler, sedef kakmalı rahleler, işlemeli bakır taşalr, sorguçlar, süs eşyaları, Kabe’nin anahtarı, değerli taşlarla süslü kandil ve şamdanlar, Sultan Yıldırım Beyazıt ile Sultan II. Selim’e ait büyük ustalık eseri hırkalar, Pertevniyal Sultan’a ait ibrik, Kafkas halıları, kaplar, çekmeceler, işlemeli kapılar, çok değerli el yazması Kur’an ve şahnameler, minyatürler, ciltler, yazı aletleri, Osmanlı Padişahlarına ait muhtelif fermanlar; sütun başlıkları, mezar taşları, kitabeler, tuğralar sergilenmektedir.
Kuruluş Yılı : 1914
İbrahim Paşa Sarayı , At Meydanı, Sultanahmet
Tel: (212) 518 18 05 - 518 18 06 Fax: (212) 518 18 07
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 9.30 - 17.00
RUMELİ HİSARI MÜZESİ
Boğaz’ın Rumeli yakasında, hisarla aynı ismi taşıyan semttedir. İstanbul’un fethi için hazırlıklar yapılırken, Boğaz’dan Bizans’a gelebilecek yardımları engelleyebilmek maksadıyla, 1452 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Hisar, Boğaz’ın en dar yerinde ve Anadolu Hisarı’nın karşısında yer almaktadır. Bu iki hisara yerleştirilen toplar sayesinde Boğaz tamamen gemilerin geçişine kapatılmıştır.
Yerden yükseklikleri yaklaşık 30 m. olan üç kuleye sahip hisarın duvarlarının kalınlığı bazı kısımlarda 3 m.bazı yerlerde ise 5 m.’ye ulaşmaktadır. Surların uzunluğu kuzeyden güneye 250 m., doğudan batıya 125 m. dir. Fetihten bir müddet sonra savunma açısından önemi kalmayan hisar, idam mahkumu Yeniçerilerin cezalarının infaz edildiği, bazı devlet adamlarının ve yabancı temsilcilerin hapsedildiği bir zindan olarak kullanılmıştır. Son olarak 1953 yılında onarılan ve içine bir de açık hava tiyatrosu eklenen hisar, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Tel: (212) 263 53 05
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Pazartesi hariç 9.00-17.00
YEDİKULE HİSARI MÜZESİ
Kara surlarının Marmara’yla birleştiği yere yakın ve adını hisardan alan semttedir. Yedikule Hisarı, Bizans İmparatorlarının savaş dönüşlerinde kente girdikleri Altın Kapı’nın hemen arkasında, Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa ettrilmiş bir iç kaledir.
Hisar inşa edilirken, daha önceden var olan Bizans Surlarına ait kuleye 3 yeni kule daha eklenmiş ve beşgen şeklinde, yedi kuleli bir iç kale elde edilmiştir. Bu hisar hem Sultan III. Murad zamanına kadar (1574-1595) Osmanlı devlet hazinesinin ve devlet evrakının muhafaza edildiği, hem de önemli yerli ve yabancı mahkumların tutulduğu bir yer olarak kullanılmıştır. Yedikule Zindanları’ında Sultan II. Osman, Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos ve oğulları, son Abbasi Halifesi IV. Mütevekkil ve Kırım Hanı Mehmed Giray’da dahil bir çok yerli ve yabancı devlet adamı tutuklu kalmıştır.
Son olarak 1959’da restore edilen hisar, günümüzde, içinde şenlik ve konserlerin de düzenlendiği bir müze olarak kullanılmaktadır.
Kule Meydanı No: 4 Yedikule (212) 585 893 33
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Pazartesi hariç 9.30-16.30
Dereotunun faydaları
6 Eyl 2008Salata, çorba, sos, balık ve et yemeklerinde kullanılan dereotunun tam bir şifa kaynağı.
Dereotu mide krampları ve spazmlarında oldukça etkili.
Nefes açmak ve kötü ağız kokulardan arınmak için yarım ya da bir çay kaşığı tohumunun çiğnenmesi yeterli.
Tohumları kusma, hıçkırık ve karın şişmesi gibi rahatsızlıklara iyi geliyor.
Tohumlarından yapılan çay, bağırsak yanmaları, karın ağrıları ve idrar yapamama gibi durumlarda fayda sağlıyor.
Sinirleri yatıştırır ve bedeni rahatlatır.
Sindirimi kolaylaştırır. Karın ağrılarına iyi gelir.
Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Özellikle küçük çocuklarda gaz söktürücü etkisi önemlidir.
Düzenli tüketilmesi durumunda, emzikli kadınların sütünü arttırma gibi özelliği var.
Tohumları, sindirim sisteminde ishale neden olan birçok bakteriye karşı vücudu koruyor.
Mineral yönünden zengin olduğu için tuzsuz rejimlerde yer alır.
Bütün bu etkilerini sağlamak üzere, tohumları iyice olgunlaşmadan önce bitki kesilip çok sıkı olmayan demetler halinde bağlanarak kurutulur.
Tohumları iyice olgunlaşıp renkleri esmer kahverengine dönüşünce yere temiz bez ya da kâğıt serilip üzerinde demetler dövülerek tohumlarını dökmesi sağlanır.
Bu tohumlardan 1-2 tatlı kaşığı alınarak hafifçe ezilip üzerine 1 bardak kaynar su dökülür ve 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Yemeklerden önce bu infüzyondan birer bardak içilir.
Hayvanlar üzerindeki denemelerde, damarlarda genişlemeyi arttırdığı ve kan basıncını düşürdüğü, solunumu teşvik ettiği ve kalp atış hızını azalttığı tespit edildi.
Yine fareler üzerinde yapılan denemelerde, dereotu yapraklarından çıkarılan coumarin (vanilyaya benzeyen koku) 14 günlük kürü ile farelerin kan serumunda trigliserit seviyesinde yüzde 50, toplam kolesterol seviyesinde ise yüzde 20 azalma belirlendi.
Gönderen kumsal zaman: 15:16 0 yorum
Etiketler: Şifalı Bitkiler
Senai Demirci / Yandım Kul Oldum
2 Eyl 2008Senai Demirci Yandım Kul Oldum, Yandım Kül Oldum, Yandım Gül Oldum...
Gönderen kumsal zaman: 15:14 0 yorum
Etiketler: Manevi Dünyamız, Video
Cilt bakımında yapılan yanlışlar...
31 Ağu 2008Cilt bakımında yapılan yanlışlar ve çözüm önerileri...
1. yanlış; Sigara içmiyorsunuz fakat içen kişilerin dumanına maruz kalıyorsanız.
Zararı: Bir başkasının sigarasından çıkmasına rağmen, sigara dumanı cildinizi mahveder. Sigara dumanındaki kimyasallar (karbon monoksit, katran, nikotin v.b.) direkt gözeneklerinize işler. Bu toksinler vücudunuzun hücreleriyle temas ettiğinde ise, cildinize yumuşaklık veren ve direnç kazandıran yapıyı bozup, erken yaşlanmayı tetikler. Ayrıca cildin kendi kendini yenileme özelliğine de zarar verir.
Çözüm: Sigarasız ortamlarda kalmaya çalışın ama kendinizi bir duman bulutunun ortasında bulursanız da, içenlerden mümkün olduğu kadar uzak durun ve iyi havalandırılan yerlere yönelin (teraslı ya da dışarıda oturulabilen bar ya da restoranlar). Eve dönünce de duşa girip saçınızla cildinize bulaşmış artıkları çıkarın. Hemen ardından da, C ve E vitaminleri içeren antioksidan özellikli bir nemlendirici kullanın.
2. yanlış: Tatile çıkmadan önce birkaç kez solaryuma giriyorsunuz.
Zararı: Hoş bir bronzluk için ilk temelleri atıyor olabilirsiniz ama cildinize verdiğiniz hasar plajda yaşayabileceğiniz herhangi bir yanığa eşit, hatta daha da fazladır. En yeni modellerinin yaydığı UVA radyasyonu güneşin yaydığından 15 kat daha fazla. Bu aslında sizi yakmaz ama derinizden derinlere işleyerek dokulara ve hücrelere zarar verir ki bu da cilt kanseri riskinizi arttırır. Bir araştırma sonucuna göre; düzenli bir şekilde solaryuma girmenin, melanoma (cilt kanserinin en ölümcül türlerinden biri) yakalanma ihtimalini yüzde 55 arttırdığı belirlenmiş. 20-29 yaş arası kadınlarda melanom olasılığı, yapay güneşlenme tekniklerini kullanmayanlara göre yüzde 158 daha fazla bulunmuş.
3. yanlış: Cildinize her gün, hatta bazen günde iki kez peeling işlemi yapıyorsunuz.
Zararı: Evet, ölü hücrelerin atılmasını sağladığı için yararlı olabilir. Ancak fazlası, kesinlikle yarar sağlamak yerine zarar verir. Pek çok kadın baştan aşağa keselenir, gün içinde kimyasal bir dökücü olan alfa hidroksi asitlerini (AHA) içeren losyon kullanır ve gece de retinoid gibi dökücüleri içeren kremler sürer. Tüm bunlar, tek bir günde üç ayrı soyma işlemi demektir. Bu da cilde zarar verir. Çünkü bu işlemler, cildin doğal koruyucu lipid yağ bariyerini ortadan kaldırır ve cildin doğal yapısını bozar.
Çözüm: Kendinize günde en fazla iki metodu kullanacak şekilde sınır koyun. Aynı günde hem peeling etkisi gösteren bir krem hem kese hem de retinoidleri kullanmayın ve kullandıklarınızın da içeriklerini mutlaka inceleyin. Yüzünüz için aşırı ovalama gerektirmeden ölü hücrelerin atılmasını sağlayan ve AHA içeren bir temizleyici kullanın. Ardından ölü hücreleri dökücü içeriğe sahip bir gece veya gündüz nemlendiricisi (ama her ikisini değil) edinin. Haftada bir olarak da, sakinleştirici jojoba özleri içeren bir temizleyiciyle cildinizi rahatlatın.
4. yanlış: Bacaklarınızı tıraş ederken tıraş kremi yerine, sabun ya da vücut şampuanı kullanıyorsunuz
Zararı: Tıraş jelleri ya da kremleri, jilete üstünde kayabileceği pürüzsüz bir yüzey sağlayarak cildin kızarmasını ve minik kesikler oluşmasını engeller. Pek çok sabunun etiketinde “nemlendiricidir” yazmasına rağmen, sabunlar cildi tıraş esnasında korumazlar bu yüzden de tıraş sonrasında bacaklarınız pul pul görünebilir.
Çözüm: Mutlaka kadınlara özel bir tıraş kremi kullanın ama sakın bir erkek tıraş kremi kullanmayın. Kadın traş kremleri cildi dinlendiren ve nemlendiren; cildi pullanma ve yara bereye karşı koruyan bitkisel özler içerir. Örneğin bir sonraki traşınızda cildi tıraşa hazırlayan Gilette Satin Care’i tercih edebilirsiniz. Eğer acil bir durumda kalırsanız tıraş kremi yerine saç kremi kullanabilirsiniz. O bile bacağınızı eski klasik sabununuzdan daha iyi koruyacak ve cildinizin nem dengesini bozmayacaktır.
5. yanlış: Çenenizdeki o kocaman sivilceyi fark ettiğiniz an kendinizi tutamıyor ve sıkıyorsunuz.
Zararı: Dermatologlar hep bundan bahseder; sivilceleri patlatmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara ve izlere yol açar. Sivilcenizi sıktığınızda, gözeneği tıkayan her ne ise dışarı çıkar ama büyük kısmı içerde, cildin altında kalır. Ama nedense her seferinde yine de sivilcenizi sıkmak, çirkin bir soruna güzel bir çözüm gibi gelir.
Çözüm: Bunu yine de yapacaksanız, en azından doğru yöntemle yapın. Öncelikle sivilce ve siyah noktalar için özel tasarlanan metal çubuklardan birini alın. Aleti ve sivilceyi alkol ile silin. Ardından çıkıntıyı yumuşatmak için ılık bir kompres uygulayın (ıslak bir bez gibi). En sonunda çıkarıcı aletin deliği ile sivilceyi aynı hizaya getirin ve tam aşağıya doğru ittirin. Bu yöntemi sadece ucu görünen sivilceler ve siyah noktalarda kullanın. Derin kistlerde kullanmanız onları daha kötü hale getirecektir. Ama her zaman için en iyisi; bir dermatoloğa gidin ve o büyük sivilceyi uzmanın ellerine bırakın, bu sayede bir kaç saat içinde kaybolabilirler. Bir başka sivilceyle savaş yöntemi de yeni bir cihaz. Zeno adındaki bu cihaz pille çalışıyor ve ısı terapisi yöntemi ile sivilcedeki bakteri faaliyetini bitirip, beyaz uçlu sivilceye dönüşmesini engelliyor.
6. yanlış: Hamile olduğunuzu bildiğiniz halde cilt bakım rutininizi değiştirmiyorsunuz.
Zararı: Montclair, New Jersey’de dermatoloji uzmanı ve Shape dergisi uzman kurulu üyesi Jeanine Downie’nin ciddi bir uyarısı var: “Hamile olmayanlar için zararsız olan pek çok cilt bakım malzemesi fetüse zarar verebilir.” Bilinen ve sürekli kullanılan anti-aging ve akne bileşenleri, kırışıklara karşı kullanılan retinol ve aknelere karşı uygulanan benzoil peroksid gibi maddeler hamile kadınlar için güvenli bulunmuyor.
Çözüm: Hamile kalmaya karar verdikten sonra ürünlerinizin içeriklerini okumaya başlayın. Hamilelik esnasında kullanımları güvenli olan meyve özlü ya da laktik (süt özlü] ürünleri tercih edin. Doğal cilt soyucu özlere sahip Clean & Clear Morning Burst Sunshine Control yüz temizleyici iyi bir çözüm olabilir. Aniden beliren cilt sorunları için düşük yoğunlukta salisilik asit içeren ürünler kullanın. Bunun için Dermalogica Overnight Clearing Gel’i ya da içinde söğüt kabuğu gibi doğal bir bileşen bulunduran Skyn Iceland Anti-Blemish Gel With Willow Bark gibi ürünleri de deneyebilirsiniz.
7. yanlış: Makyaj fırçalarınızı nadiren temizliyorsunuz. Bir tek siz kullanıyorsanız neden uğraşacaksınız ki?
Zararı: Fırçalar, zamanla tam bir bakteri yuvası olabilir. Fırçayı temizlemezseniz, bakteri birikimi direkt cildinize geri döner. Bütün o bakteriler hastalıklara yol açabilecek şekilde gözeneklere yerleşebilir. Bunun yanı sıra kirli fırçalar makyaj malzemesini kolaylıkla alamaz ve fırça, kılları birbirlerinin üstüne yığıldığından makyajınızda lekelere yol açar.
Çözüm: Kiri ve bakteriyi atmak için, fırçaları temizleyici bir şampuanla haftada bir kez yıkayın. Makyaj fırçalarını yıkamaya zamanı olmayanlar için daha pratik çözümler de mevcut. Örneğin Clinique markasının bu probleme kökten çözüm getirmek için, anti mikrobik teknoloji kullanılarak geliştirdiği fırçalar.
Yanmak için solaryuma girmekten başka birçok seçeneğiniz var. Mesela yeni bronzlaştırıcılar. Yüz ve göğüs için, aloe ve E vitamini katkılı Clarins Intense Bronze Self Tanning Tint ve vücut için de cilde hızla işleyen ve gliserin ile yumuşatan Avon Skin-So-Soft Glow Daily Body Moisturizer’ı deneyebilirsiniz.
Fetusun gelişimi izle...
Anne karnında bebeğin gelişimi. Videoda üç boyutlu ultrason görüntüleri eşliğinde anlatılıyor.
Anne karnında bebeğin sinir sistemi nasıl gelişir? Tad alma, duyma ve koku alma duyuları nasıl gelirşir? anne karnında bebek anne sesini tanıyabilir mi? izleyeceğiniz videoda bu bilgilere yer verilmiştir.
Anne karnında bebeğe dinletilen hangi tarz müzik, nasıl etki yapar? Kaçıncı haftada müzik seslerini tanır?
Anne kardında bebeğin koku ve tad alma duyularının gelişimini anlatan ilginç bilgiler veren güzel bir video.
Namaz Nasıl Kılınır?
25 Ağu 2008Çocuklar kadar büyüklerin de zevkle izleyip faydalanabileceği iki CD'lik güzel bir film...
Adım adım namazı ve nasıl kılınacağını anlatıyor. Aynı zamanda Namaz surelerini ve dualarını da okuyor. Özellikle çocuklar izleyerek daha çabuk öğreniyorlar ve kalıcı oluyor...
Gönderen kumsal zaman: 03:12 0 yorum
Etiketler: Manevi Dünyamız, Video
Kan gruplarına göre kişilik tahlili...
0 grubu: Kendine güven, cesaret;
A grubu: Sinirli ve hassas;
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı;
AB grubu: En çekici ve ilginç...
En cesur ve güçlü 0 grubu
Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanıklığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar.Melodik mizaç özelliğine sahiptirler. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayati bir melodi gibi yaşar ve kavrarlar.
İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler. Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Onlara ters düşmeden, olumlu ilişkiler kurmayı başararak yaşarlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.
Amaçladıkları sonuca, büyük uğraşlara kalkışmadan, kolayca ulaşırlar. Onların bu başarılarındaki en büyük etken, dış dünyayla, sudaki hidrojenle oksijen gibi uyumlu olmalarıdır.
Modaya, havaya, zamana hemen uyuverirler. Herhangi birine çok değişik ve ters gelebilecek bir ortam düşünelim. Onlar bu ortam içinde dağılıp şaşırmaz, ürküp sinmez, bir köşeye çekilip donup kalmazlar. Hemen uyum gösterirler. Sivri ve uç düşünceledri, aykırı fikir ve eğilimleri yoktur.
Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.
En paylaşımcı A grubu
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Uyumlu mizaç özelliğine sahiptirler. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak araştıran, çevrelerindeki kişiler ile bağlantı ve uyum sağlamaya çalışan kişilerdir. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Ancak aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.
Uyumlular, içinde bulundukları toplumun en ilgi çekici ve en renkli varlıklarıdır. Ancak dayanma ve uyum sağlama yeteneklerinin yetersiz kaldığı ortam ve koşullarda çözülürler. Acınacak, zavallı insanlar olurlar. Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar. Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda tolanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar.
Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.
A kan grubunda diğer gruplardan daha az grip görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca virüslerin etkisi, AB grubunda da diğer gruplara göre daha azdır.
En uyumlu B grubu
Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu.
B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O grularından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritimli mizaç özelliğine sahiptir. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden, önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokamatife benzetebiliriz.
Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır.
Bir çok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A ruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanısıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar.
B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.
En çekicisi AB grubu
Bu grup sinirli ve hassas A larla dengeli B lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karekterdir.
Kompleks mizaç özelliği gösterirler. diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.
Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir."
Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.
Kan grupları arasında AB çok ender görülür.A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir.Bundan 10-12 yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu.Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar ın evlilik yoluyla biraraya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.
Ütü yapmanın püf noktaları nelerdir?
10 Ağu 2008-Çamaşırlar hafif nemli ütülenmeliir.Çok kuru iseler hafif su serperek,ıslak bir örtüye sararak biraz bekletiniz.Nemlendirme suyuna biraz kolonya katarsanız çamaşırlarınız sonradan güzel kokarlar.
-Ütü kumaşın dokuma yönüne sürülürse çamaşırınızın şekli bozulmaz.
-Ütüyü çamaşırın tersinden yapın.Katladıktan sonra düz tarafına bir ütü geçin.
-Özellikle bebek çamaşırları çok kızgın ütü ile dikkatle ütülenmeli ki çamaşırlar sterilize olsun,mikroplar ölsün.
-Yünlü kumaşları ütülerken ütüyü gezdirmeyin,bastırarak ütüleyin.Aksi halde kıyafetin şekli bozulur.
Gönderen kumsal zaman: 13:33 0 yorum
Etiketler: Evim-Dekorasyon, Pratik Bilgiler
Hangi yemeğe hangi baharat kullanalım
3 Ağu 2008Yemeklerimizi lezzetlendirmek için hangi baharatları kullanmalıyız. Baharat Uzmanı Bilal Altıkulaç'ın önerilerine kulak verelim...
Et yemeklerine lezzet katacak baharatlar hangileri?
Tavukla yapılan yemekler hangi baharatlarla daha lezzetli olur?
Köfte için kullanılacak baharat karışımı nasıl hazırlanır?
Balığa hangi baharatlar yakışır?
Dolma içi hangi baharatlarla hazırlanmalı?
Çorbanın lezzeti hangi baharatlarla artırılabilir?
Acının gizlediği haber...
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarmasını için Allah’a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden…
Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah’a dua ediyordu.
Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah’ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde, başına bu olay geldiği için sitemler etti.
Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı! "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" diye sordu bitkin adam kendisini kurtaranlara. Cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı: "Dumanla verdiğiniz işareti gördük!"
Canımızı sıkan, göz yaşlarımızı inci gibi döküveren olaylar sessiz bir kurtuluş çağrısı, bir mutluluk davetiyesi belki de… İlk bakışta dayanılmaz gelen acı anlar, sonrasında kalbimizi kuş gibi hafifleten, ruhumuzu ısıtan tatlı tecrübelere dönüşüyor. Aydınlıkta seçemeyeceğimiz bir ışık, karanlık basınca fenerimiz oluyor. Keyfimiz yerindeyken burun kıvırdığımız tavsiyeler, yaslı anlarımızda imdadımıza yetişiyor. İyilik hallerinde sırt çevirdiklerimiz, zor anlarda sırtımızı dayadıklarımız oluyor.
Hikayede yanan kulübenin dumanıyla kurtuluş umudunun yeşermesi gibi, yaşamımızdaki kırık dökükler, yıkıntı ve ziyanlar, kayıp ve yenilgiler yenilenmenin, yeniden doğuşun tohumlarını ekiyor aslında… Acı, derinlerinde gizlenen tatlı hediyelerle dolu. Yapmamız gereken, acıyla barışıp onu çözümlemek, gizlediği armağanı kalbimize buyur etmek…
Eşler arkadaştır...
Soru:
Eşimle severek evlendik ama şu an her konuda çakışıyoruz ve çok ciddi kavgalar ediyoruz. Konuşmaya çalışıyorum ama hep beni suçlu buluyor ve bana kendini düzeltirsen sorunlarımız biter, diyor. Hâlbuki dindar bir insan olmasına rağmen böyle davranmasına tahammül edemiyorum. Eve geldiğinde haberleri okumaktan başka bir şey yapmıyor ve benimle vakit bile geçirmiyor. Çok mutsuzum, bu durum beni çok üzüyor ve içimden hiç bir iş yapmak gelmiyor. Bilgilerinizden istifade etmek istiyorum lütfen. Allah’a emanet olun.
Cevap:
Kadınların sorunu da bu işte! Eşlerini merkeze koymaları! Eşler arkadaştır, dünyanın merkezi değildir.
Elbette eşlerle iyi zaman geçirilmeli, onlara itaat edilmeli, hoş sohbet edilmeli… ama hayatımızın gayesi bunlar olmamalı. Eşinizle, Rabbimize giden yolda birbirinize destek olmak için evlendiniz. Ama siz ne yapıyorsunuz?! Siz kendi hizmetlerinize odaklansanıza!!!
Sizi eşinizle olan hoş sohbetiniz kurtarmayacak. Bu, hoş sohbet etmeyin anlamına gelmiyor. Siz Hak Dava ile meşgul olursanız zaten eşinizle muhabbetiniz de artacaktır. Çünkü huzuru bulmuş olacaksınız aktif oldukça. Neler mi yapabilirsiniz? Çevrenizde görev alacağınız bir dernek veya teşkilat bulun derhal! Bir şeyler üretin, sporla uğraşın… Ne kadar aktif olursanız o kadar huzurlu olursunuz. Ve tabi ki unutmamak gerekir ki; Kalpler ancak Allah’ı zikrettikçe mutmain olur.
Sos. Psk. Efser Selamet
Gönderen kumsal zaman: 15:04 0 yorum
Etiketler: Aile, Kadınca, Soru-Cevap
Mustafa Demirci / Tesbihat
Mustafa Demirci'nin sesinden, hoş görüntüler eşliğinde Esmaül Hüsna
Gönderen kumsal zaman: 14:15 0 yorum
Etiketler: Ezgiler, Manevi Dünyamız, Video
Böyle lunapark gördünüz mü?
2 Ağu 2008Hepimiz lunaparka gitmişizdir, fakat bu lunaparka gitmek yürek ister...
Kilo mu almak istiyorsunuz?
Aşırı kilolar birçok kadının sorunudur. Fakat bunun tersi de olabiliyor. Diyeti fazla kaçırmışsanız veya yediği halde kilo alamıyorsanız aşağıdaki yazı tam size göre. Eğer fazla kilolara sahipseniz yazıda verilen bilgilerin aksini yapabilirsiniz :)
1. Tükettiğimiz besinlerin yiyeceklerin bol kalorili olmasına özen gösterin.
2. Gün boyu 3-5 öğün yemek yemeye özen gösterin tabii bol kalorili olması şartıyla.
3. Bol bol karbonhidrat, protein alın. Aldığınız kalorilerin çoğunluğunu karbonhidratlar oluşturmaktadır.
4. Bol bol su tüketin, için. Şişmanlara sorun "su içsek yarıyor" diyeceklerdir muhakkak :) Su temel besin maddisidir. Eğer kilo kazanmak istiyorsanız bol bol su içmelisiniz.
5. Yo Yo Diyeti uygulayın. Bu en iyi kilo alma yöntemlerinden birisidir. Dört gün boyunca yüksek kalorili olan besinler, yiyecekler tüketin, kalorili bir diyet yapın, son üç gün süresince daha çok kalori içeren yiyecekler tüketin. Bu Durumda zayıflamak isteyen şişmanların başına sık sık rastlanan bir olaydır. Zayıflamak için diyet uygularken, birden kendilerini kaybederler, ve acayip bir şekilde çok yemeye başlarlar, kendilerine hakim olamazlar. Ancak bunu siz bilinçli yaparsanız formülünüz tutacaktır.
6. Geceleri yatmadan 1-2 saat önce yemek yiyip yatarsanız, hareket etmeyeceğiniz için, kalorileriniz daha az harcanacak ve doğal olarak daha çok kilo alabileceksiniz.
7. Biraz daha fazla sodyum (tuz) alın. Bu vücudunuzda suyu tutmayı sağlayacaktır. Bununla birlikte kaslarınızda artışa geçecektir.
8. Kırmızı et diğer et türlerine nazaran daha fazla kilo aldırır. Ancak sürekli tüketmek yerine arada sırada tüketmek daha akıl karıdır.
9. Yukarıda saydığımız maddeleri uygulayın, yemek yiyin yatın ama kas yoğunluğunuzu artıracak sporlar yapmayı da ihmal etmeyin.
10. Protein ve aminoasit içeren içecekler için, bunları eczanelerden temin edebilirsiniz. Sütün içerisine hurma da koyabilirsiniz. Tabii ki ufak parçalara ayrılmış şekilde.
Gönderen kumsal zaman: 13:55 0 yorum
Etiketler: Güzellik-Bakım, Kadınca, Sağlık
Göğüs bakımı...
28 Tem 2008Diri göğüslere sahip olun!
Kadınlar güzel ve diri göğüslere sahip olmak ister.
Sanıldığının aksine diri göğüslere sahip olmak için küçük bir servet harcamamiza gerek yok, işte size birkaç basit öneri...
Peelingle cildinizi pürüzsüzleştirin
Yumuşak etkili bir vücut peelingi cildi pürüzsüzleştiriyor. Peelingin ardından göğüs dekolteniz pembe ve canlı bir görünüme kavuşuyor. Peeling kremini göğüs dekoltenize yayın ve yumuşak bir yüz fırçasıyla hafif masaj yaparak yedirin. Böylece yumuşak bir dokusu olan bu bölgenen yıpranmasını önlersiniz. Ardından ıslak ve yumuşak bir bezle peeling kalıntılarını temizleyin.
Soğuk duş ile kan dolaşımınızı hızlandırın
Göğüsleriniz ister küçük, isterse büyük olsun, önemli olan canlı görünmeleri. Diri göğüslere sahip olabilmek için, düzenli olarak soğuk su ile basınçlı duş yapın. Soğuk su ile yapılan masaj, dokuları sıkılaştırmaya, üst derinin elastikiyetini artırmaya ve zamansız gevşemesini önlemeye yardımcı oluyor. Sabahları duş telefonunun yardımıyla iki üç kez dairesel hareketler yaparak soğuk suyu göğüslerinizin üzerinde gezdirin. Ardından da güzelce kremleyin. Bu kremlerin içeriğindeki maddeler, bağ dokusunun sıkılaşmasını ve elastikiyetini güçlendiriyor.
Ampuller bağ dokusunu sıkılaştırıyor
Ampuller, özellikle stres, hamilelik, solaryum gibi nedenlerden dolayı yıpranan göğüslerde etkili oluyor. Bu ürünler, içindeki konsantre maddeleri ile göğsün bağ dokusunu sıkılaştırıyor.
Göğüs jimnastiği şart
Aslında göğüslerde hiç kas bulunmuyor. Göğüs, merkezde hacim veren yağ dokusu içine gömülmüş meme bezi ve biçimini veren deri örtüsünden oluşuyor. Tabii ki, jimnastikten beklediğimiz, büyüklüğünü değiştirmesi değil. Ancak fiziksel aktivite, göğüs bölgesinde, memenin arka kısmında kalan ve ona destek olan kasları kuvvetlendiriyor. Bu yüzden diri göğüsler istiyorsanız, düzenli olarak egzersiz yapmayı ihmal etmeyin. Göğüs jimnastiği yaparken ellerinize birer ağırlık alın, dik durun ve kollarınızın üst kısmını vücudunuza iyice yapıştırın. Önce bir kolunuzu, sonra diğerini olmak üzere, elinizde bulunan ağırlıkla birlikte kollarınızı dirsekten kırarak yukarı kaldırın. Bu hareketleri, iki kolla da 20'şer defa olmak üzere her gün düzenli olarak yapın.
İkinci harekette tek ağırlık kullanın. İki elinizi birleştirerek kollarınızı başınızın üzerine doğru kaldırın. Ardından iki kolunuzu da dirseklerden kırarak, ensenize doğru uzatın.
Maske
Göğüslerinizdeki kırışıklıkları farkettiğinizde paniğe kapılmayın. Göğüslerinizle boynunuzun arasına her gün düzenli olarak uygulayacağınız göğüs maskeleri, bu kırışıklıkları giderecektir. Maskenin ardından göğüs bölgenizi nemli bir bezle örtmek maskenin içindeki maddelerin vücut tarafından emilmesini kolaylaştırır.
Masaj
Pürüzlü cilt, askılı bluzlarda kötü bir görünüm sergiler. Her gün fırçayla yapacağınız masajlar, cildinizin canlı ve pürüzsüz görünmesini sağlar. Bu uygulamadan sonra mutlaka vücut yağı ya da vücut kremi sürmeyin ihmal etmeyin.
Diri göğüsler için bakım şart
Göğüs yapısında kas bulunmuyor ve bu yüzden son derece nazik organlar. Destek olarak, göğsü çevreleyen derinin elastikiyetinden yararlanılıyor. Ancak göğüsler her an yerçekimine maruz kaldığından, zamanla sarkma riskiyle karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz. Gebelik, vücut ağırlığındaki ani değişiklikler ve arka kasların zayıflaması da bu riski artırıyor.
İşte, bu olumsuz etkilerden dolayı göğüslerinizin sarkmasını ve göğüs derinizin deforme olmasını istemiyorsanız, bu bölge için özel olarak hazırlanmış bazı kozmetik ürünlerini düzenli olarak uygulamanız son derece önem taşıyor.
Gönderen kumsal zaman: 13:24 0 yorum
Etiketler: Güzellik-Bakım, Kadınca, Sağlık
Gülmekten kırılan bebek :)
21 Haz 2008Şeker mi şeker bu bebek gazetenin parçalanmasına öyle gülüyor öyle gülüyor ki, insanın yanında olup onu yiyesi geliyor :)
Gönderen kumsal zaman: 15:00 0 yorum
Etiketler: Tebessüm, Video-Klip
Türko reklam şarkısı dinle
Garanti Bankasının Milli takım reklamının şarkısı Türko
Gönderen kumsal zaman: 14:55 0 yorum
Etiketler: Video-Klip
2008 SBS Soru ve Cevapları indir
SBS sınavı 6. sınıflar için ilk kez bugün yapıldı.
Genelde kolay olan sorular öğrencilerin yüzünü güldürdü. Sonuçların 31 Temmuzda açıklanacağı bildirildi.
2008 SBS Sınavı Soru ve ceapları (21 Haziran 2008)
A Kitapçığı Soruları
A Kitapçığı Cevap Anahtarı
B Kitapçığı Soruları
B Kitapçığı Cevap Anahtarı
2008 SBS Soru ve cevapları indir:
A Kitapçığı Soruları (Sıkıştırılmış)
B Kitapçığı Soruları (Sıkıştırılmış)
Puan hesaplamasını buradan veya buradan yapabilirsiniz
Tişörtten elbise nasıl yapılır
9 May 2008Gönderen kumsal zaman: 15:22 0 yorum
Etiketler: Hobi, Pratik Bilgiler, Video-Klip
Anneler Günü için hareketli kartlar
30 Nis 2008Annlerimiz için ne yapsak azdır. Onlar bizler için ne çok şey ifade eder değil mi? Anlatmaya kalksak kelimelerle ifade edemeyiz. Bazen bir dost, bazen bir öğretmen, bazen kendimiz oluverirler. Bizi bizden daha çok bildikleri zamanlar az değildir.
Onlar için bu özel günü bir kartla kutlamak tabiki doğru değil. En güzeli hayat boyu onlardan sevgimizi saygımızı esirgememek. Yani bir güne sığmayacak sevgi ile kuşatmak onları. Nasıl ki onlar bizi bir ömür bağırlarına basıyorlarsa bizde onlara karşı öyle davranmalıyız.
Konuşuyorum fakat bunları zaten herkes biliyor. Değinmek istediğim bir konu da henüz anne olamamış veya anne olma imkanları olmayan bayanlar. Özel günler güzel de o günü yaşayamayanlar için gerçekten üzücü bir güne hatta haftaya dönüşebiliyor. Anneler günü, sevgililer günü bu tarz özel günleri kutlamak güzel olsa bile yalnız insanları düşününce insan bir garip oluyor. Acaba bu günler hiç bu kadar ayyuka çıkarılmasamıydı diye düşünmeden edemiyorum...
Neyse annelerinden uzak olan evlatlar için birkaç tane e-kart hazırladım daha eklemeler yapacağım. Beğendiğiniz kartı annenize, benim de sevgilerimle gönderirseniz sevinirim...
Zayıflamanın püf noktaları...
22 Nis 2008
Gönderen kumsal zaman: 14:59 0 yorum
Etiketler: Güzellik-Bakım, Pratik Bilgiler, Sağlık
Ailede sevgi yerine korku hakimse...
17 Nis 2008Toplumda her zaman öfkesini kontrol altına alamayan veya başkalarına eziyet edenler olmuştur. Önemli olan bunların kontrol altında tutulmasıdır.
Bu da bireylerdeki öfke ve şiddet duygularını körükleyen cinayet ve işkenceleri artıran etkenlerin ortadan kaldırılmasıyla ilişkilidir. Yaşanan sorunlar bireylerin ben merkezcilikten uzaklaşarak diğerkâm olması ve başkasının hakkına saygı göstermesiyle ancak kolaylaşır.
Şiddetin dolaylı nedenlerinden biri ekonomik sorunlar olup, bunun da temelinde birbirinin hakkına saygı gösterilmemesi yatmaktadır. Aşırı tüketim ve benmerkezcilik kişiyi ya stresli yapmakta ya da haksızlığa götürmektedir. Alkol ve bağımlılık yapan madde tüketimi, duygu, düşünce ve davranış bozukluklarına yol açıp şiddeti körükler.
Uzayan mahkemeler adalet duygusunu zedelemekte, insanların ceza verme duygusunu körüklemektedir. Mafya dizileri tetikleyici başlıca nedenler arasında sayılabilir.
Basında ve iletişim araçlarında normal gibi gösterilen eşlerin birbirini aldatması hususu da öfke ve şiddeti tetikleyen başlıca sebeplerdendir.
Aşırı çalışma saatleri ve yorgun bir şekilde eve gelen bireylerin birbiriyle sohbet etmek yerine yorgun bir şekilde televizyona yönelmesi, aile içi iletişim sorunlarını ve duyarsızlık sonucu öfkeyi artırmaktadır.
Ailede stres nasıl azaltılabilir?
Her ailenin stres derecesi farklıdır. Birçok ailede, ihtiyaçların karşılanması konusundaki duyarlılık problemleri azaltır. Akşamları sohbet ederek değerlendirmek ve rahat uyunan gece uykusu, geceyi gergin bir şekilde geçirmeyi önler.
Ailedeki şiddet topluma yansıyor
Uyumun sağlanamadığı ailelerde korku ve dolayısıyla haksızlığa boyun eğme, aile üyelerinde stresin katlanarak büyümesine yol açar. Ailede şiddet okula veya toplumun her kesimine, toplumdaki şiddet ise ailelere yansımaktadır. Korku, toplumun her kesiminde şiddeti ve şiddete uğrama ihtimalini artırır. Öğrenilmiş çaresizlik, eline bir şey geçmeyeceği düşüncesi veya daha fazla zarar görme endişesi, bireyleri hak ve adalet aramaktan uzaklaştırmakta, bardağın taşması ile öfke patlamalarına yol açmaktadır.Uznm. Psikolog Farika Teymur Artır
Gönderen kumsal zaman: 01:36 0 yorum
Etiketler: Annelik Okulu
Bebeğe yemek hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz
14 Nis 2008Bebeğinizin gıdalarını evde kendi başınıza hazırlarken şu noktalara dikkat etmeniz gerekir: Yeni bir gıda verecekseniz bunu başka şeylerle karıştırmadan sade hazırlayın. Böylece bu besine karşı alerjisi olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.
Hazırladığınız mamaya şeker ya da tuz eklemeyin.
Ne pişirirken ne de sofrada bebeğinizin gıdasına yağ ekleyin.
C vitaminini tahrip edebildiğinden bakır kaplarda pişirmeyin.
Asitli gıdaları (domates gibi) alüminyum kaplarda pişirmeyin. Çünkü az miktarda alüminyum çözünerek gıdalara karışabilir.
Sebzeleri buharda, basınç altında veya susuz ortamda pişirin.
Patatesleri kabukları ile pişirin, kabuklarını daha sonra soyun.
Bebek en az 6 aylık olana kadar, sunduğunuz gıdaları iyice püre haline getirin.
4-6. aylarda yumuşak, topaksız, yarı sıvı püreler verin.
6-7. aylarda ince kıyılmış veya rendelenmiş besinler verin. Bir sıvı ya da yoğurtla sulandırın. Ancak şekerli bisküvi, kek, krema, pasta ve kızartma vermeyin.
9. ayda sağlıklı yemek alışkanlığını kazandırmak için ekmeği mümkün olduğunca kepek ve çavdar cinsi tercih edin.
Tatlı ile tanıştırmayın. Tatlı besinleri ne kadar geç verseniz o kadar iyi olur.
Kaynak Zaman
Gönderen kumsal zaman: 16:18 0 yorum
Etiketler: Annelik Okulu, Sağlık